Yarının güvencede olacağı düşüncesi sadece bir yanılsamadır. Yarının hiçbir garantisi yoktur. Hayatımızı güvenceye alacak tek karar, şimdiyi etkili bir şekilde değerlendirmektir. Bize yaşadığımızı hissettirecek olan, yarın sahip olacaklarımız ya da yaşayacaklarımız değil, şu an sahip olduklarımız ve yaşadıklarımızdır. O nedenle kendinizi veya sahip olduklarınızı garantiye almayı deneyerek zamanınızı tüketmeyin. Bu hayatta her neyi arzuluyorsanız onun için bir adım atmalı ve ertelemekten vazgeçmelisiniz. Çünkü ister inanın, ister inanmayın ama; zamanı geldiğinde en büyük pişmanlıkları yaptıklarımızdan dolayı değil, yapmadıklarımızdan dolayı yaşayacağız.
Birçoğumuzun söylemekten hiç çekinmediği ‘’Keşke’’ kelimesinin yerini, izin verin ‘’İyi ki’’ kelimesi alsın. Başlamak için mükemmel olmamız gerekmiyor, fakat mükemmel olabilmemiz için başlamamız şart! O ilk adımı atmanız için tüm koşulların kusursuz olmasını beklemeyin. Herkesin sizinle aynı fikirde olmasını, size inanmasını veya size destek olmasını beklemeyin. Çünkü kimi anlarda tek başına yola çıkma cesareti gösterebilmek ilk koşuldur ve bu koşulu ancak bizler sağlayabiliriz. Hayalinize giden yolda yalnız bırakılsanız da, size kimse inanmıyor da olsa, siz kendinize inanıyorsanız eğer, ‘’iyi ki’’ demeye gönül verdiyseniz eğer, bir hayal uğruna hayatın nasıl yaşanması gerektiğini biliyorsunuz demektir.
İnsanlar konfor alanlarını terk edemezler, çünkü sahip oldukları her şeyin bu sınırlar içinde güvencede olduğuna inanırlar. Eğer daha önce bir hatırlatan olmadıysa size, artık farkına varın isterim; bir şeylerin güvencede olduğu görüşü sadece inanmak istediğimiz bir yanılsamadır. Bir şeyleri başarmak için bunca zaman harcadık, onca emek verdik. Şimdi ise sahip olduklarımızı korumakta, fakat aynı zamanda şikayet edip hâlâ hayalini kurduğumuz o hayatı yaşama çabasındayız.
İnsanlar yıllarca bana elimdeki bardağı düşürürsem kırılacağını söylediler. Bu nedenle elime tutuşturdukları o bardağı yıllarca bırakamadım. İlk defa elimdeki bardağı bırakıp kırıldığına şahit olduğumda ise değerli olanın elimdeki o bardak değil, aksine bardağa ev sahipliği yapan ellerim olduğunu fark ettim. Derdiniz ellerinizi etkin kullanabilmek olsun, size sunulan bardağı korumak değil. Çünkü biz istesek de istemesek de, eğer ellerimizi etkin kullanamazsak, zamanı geldiğinde, buna her ne dersek diyelim; hayallerimiz, korkularımız, pişmanlıklarımız, karşılaştığımız zorluklar, hayat koşulları veya bir başkası yüzünden o bardağı bırakmaya zorlanacağız ve o bardak kırılacak.
Bardağınız kırıldıysa şikayet etmeyin, isyan etmeyin, kendinizi veya bir başkasını suçlamayın. Sadece tüm sorumluluğu üstlenin ve elinizdeki potansiyeli keşfedin. İnanın! Güvenin! Hayal edin! Tutkuyla hareket edin! Vazgeçmeyin! Teslim olmayın! Hayalinizi yaşamaya karar verin ve kendi bardağınızı tasarlayın! Garanti bir hayat düşlemeyin. Yeri geldiğinde elinize geçen bardağı kırmanın sorumluluğunu alın ve bunun keyfini sürün. Hayatı bekletmeyin. Önünüzde yarına dair bir başka gün daha olmayabilir. Yaşayarak öğrenin. Çünkü ne yazılı bir metin ne de bir başkası bize bu yaşamın sırrını verecek. Onu keşfedecek olan bizleriz. Bu hayatı hak ettiğimiz gibi yaşamak bizim elimizde!
Dün, “yarın yaparım” demiştiniz. İşte size fırsat: Bugün o gün!
